4) YERALTI HARİTA ÇEŞİTLERİ

Kuyu logları, yeraltı jeolojisinin aydınlatılmasında oldukça önemlidir. Kuyu logları, ortam analizlerinde, fayların ve diskordansların belirlenmesinde, kalınlık ve litofasiyes haritalarının yapılmasında temel veri olarak kullanılabilir. Kılavuz seviyelerin yardımıyla da litostratigrafik korelasyon yapılması yanında göç modelleri oluşturulabilir. Böylece birikme alanlarının belirlenmesinde de yardımcı olur. Kuyu verileri yardımıyla hiç mostra vermeyen bir bölgede veya sahada korelasyon yöntemiyle jeolojik harita yapma olanağı da vardır. Jeofizik yöntemlerle elde edilen verilerden de yeraltı haritaları yapılabilir. Bu veriler sismik, gravimetrik ve manyometrik ölçümlerdir. 

Yeraltı haritalarının o bölgenin jeolojisine katkısı büyüktür. Bu haritalar sayesinde örtü altındaki kayaçların konumu, derinliği belirlenebilmektedir. Yeraltındaki jeolojik birimlerin konumlarına göre değişik haritalar yapılmaktadır. Bu haritaların bir bölümü de üretime yöneliktir. Yeraltı harita çeşitleri aşağıdaki gibi sınıflandırılabilir. 

a) Yapı kontur haritası 
b) İzopak (gerçek kalınlık) ve izokor (zahiri kalınlık) haritaları 
c) Fasiyes haritaları 

  1. Litofasiyes haritası
  2. Biyofasiyes haritası 
  3. İzofasiyes/izolitoloji haritası
  4. Paleojeoloji haritası 
  5. Jeofizik haritası 
  6. Jeokimya haritası 
  7.  Rezervuar bilgileri veren diğer haritalar :•Gözeneklilik ve geçirgenlik haritası •Basınç haritası İzobar haritası •Su konsentrasyonu haritası •Sıcaklık haritası •Petrol-gaz oranı haritası •Özgül ağırlık haritası •İzokonsantrasyon haritası. 
  8. Jeolojik bilgi veren diğer haritalar :•Paleolitoloji haritası •Paleocoğrafya haritası •Paleotektonik haritası •Yüzde haritası •Paleotopoğrafya haritası

5) KORELASYON

Yeraltına ait her çeşit bilginin bir araya toplanması yeterli değildir; bunları sınıflandırmak, incelemek ve sonuç çıkarmak/yorum yapmak gereklidir. Böyle bir durumda mühendisin görevi ilk olarak jeolojik kesit hazırlamaktır. Bir sondaja veya yeraltına ait bir kesitte bütün litolojik birimlerin ve eğer varsa diskordansların belirtilmesi şarttır. Bundan sonrada korelasyona geçmek lazımdır.

Korelasyon, karşılıklı benzer ilişkilerin belirlenmesidir. Yani iki stratigrafik birimin, birbirlerinden çok uzakta olsalar dahi, birbirine benzeyen veya yaş bakımından eşit olan kısımlarını ayırt etmek ve iki birim arasında ilişki kurmaktır. Korelasyonlar, mevcut olması halinde, kuyu logları ile yapıldığında daha büyük bir önem kazanır.

Korelasyon üç çeşit yolla yapılabilir: 

a. Litolojik özelliklere dayanan korelasyon “Litostratigrafik”, 
b. Biyolojik özelliklere dayanan korelasyon “Biyostratigafik”, 
c. Zaman - Stratigrafi özelliklerine göre yapılan korelasyon ise “Kronostratigrafik” korelasyon olarak adlandırılır.

O halde korelasyonlar litolojik, biyolojik ve jeolojik zaman benzerliklerine göre yapılabilir. Yeraltı aramalarında korelasyon önemli bir yer tutar. Bilhassa litolojik benzerlikler ve jeolojik zaman oluşumları dikkate alınarak yapılan korelasyonlar daha da önemlidir. 


6) KUYU LOGLARI, ÇEŞİTLERİ VE YERALTI JEOLOJİSİNDEKİ ÖNEMİ

Açılan sondaj kuyularında, geçilen birimlerin litolojik, petrofizik ve kimyasal özelliklerindeki değişimlerin derinliğin fonksiyonu olarak ölçülmesine KUYU LOGU denir. LOG ise delinmiş olan sondaj kuyularında belirli bir jeolojik yada fiziksel parametrenin derinliğin fonksiyonu olarak ölçülüp otomatik veya manuel olarak kaydedilerek elde edilen grafiktir. Kayıt edilen fiziksel özellikler özdirenç, ses dalgası hızı, radyoaktivite, rezistivite, kondüktivite gibi özellikler; sondaj kuyusunun çapı, çamur pastası kalınlığı gibi geometrik parametreler veya kaya-zemin gibi birimlerin mühendislik özellikleridir.

Bu değişikliklerden kaydedilip değerlendirilerek jeolojik yönden açıklanmasına kuyu loglarının değerlendirilmesi denir. Kayaçların ölçülen fiziksel parametreleri yorumlanarak yeraltının su-petrol seviyeleri, bu maddelerin formasyondaki satürasyon dağılımları, akiferin kalınlığı, kil, şeyl, jips ve anhidrit bantları ve alterasyon bulunabilir. Yapılan çalışmanın amacına bağlı olarak iki değişik tür loglama yapılabilir: 

1. Jeoteknik loglama, 

2. Petrol_su sondajlarında yapılan loglamalar



VOLKANOLOJİ

MAGMA NEDİR?

Magma: Mantodaki malzemenin yükselen sıcaklık, düşen basınç ve H2O ilavesi gibi etkenler altında bölgesel ergimesi sonucu oluşan, içerisinde çözünmüş gaz ve az miktarda kristal içeren silikat bileşimli ergiyiktir.

Magmanın oluşum koşulları

Magmanın oluşması için bazı özel koşullar gerekmektedir. Bu özel koşullar mantonun bölümsel ergimesine neden olur. Bunlar;

  -Konveksiyon akımları sonucu oluşan koşullar
  - Yitim zonlarında gerçekleşen koşullar
  -Hot spot (sıcak nokta) gerçekleşen koşullar vb. gibi.
  Bu koşullar altında oluşan ergiyik fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir.

MAGMANIN FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ


  • Sıcaklık
  • Basınç
  • Uçucu bileşenler
  • Yoğunluk
  • Viskozite
  • Özgül ısı
  • Termal iletkenlik
  • Elektrik iletkenliği

PATLAMA TÜRLERİ

HAWAİİ TİP PATLAMA





1)KÜL BULUTU
2) LAV AKINTILARI
3) KRATER
4) LAV GÖLÜ
5)KRATER
6) LAV  AKINTILARI
7) KÜL VE LAV KATMANLARI
8)MAĞMANIN YAN KAYACI
9)SİL
10)MAĞMA KANALI
11)MAĞMA ODASI
12)DAYK


TÜRKİYE'NİN VOLKANLARI


Ülkemiz oldukça genç sayılabilecek birçok volkana sahiptir. Ağrı Dağı, Süphan Dağı, Hasan Dağı ve Nemrut Dağı bunlardan sadece birkaçı.. Ülkemizdeki en genç volkanlar ise, Manisa'nın Kula İlçesi yakınlarındaki Kula Volkanları 'dır. Bu volkanik arazide, volkanik küller içinde bulunan insanlara ait ayak izleri ise dünyada sadece birkaç bölgede vardır. Bu izler, volkan patlamaları sırasında bölgede insanların yaşadığının en belirgin kanıtıdır.

Ülkemizin aktif sayılacak tek volkanı ise Ağrı sınırları içinde bulunan Tendürek Volkanı ’dır. Dağın doğusunda bulunan ve çapı yaklaşık 5 yüz metre olan kraterden sıcak su buharları ve hidrojen sülfür gazları çıkar. Bu gazlar kraterin kenarlarında, sarı renkli bir mineral olan kükürt oluşumunu sağlar. Volkandan püsküren sıcak su buharlarının ısısı yaklaşık 60 derece civarındadır.


VOLKANİZMA


Yerin derinliklerindeki mağmanın yeryüzünde veya yeryüzüne yakın derinliklerdeki faaliyetlerine VOLKANİZMA denir.

Volkanizma denilince daha çok yer yüzünde meydana gelen mağmatik faaliyetler akla gelmektedir. Çünkü volkanik şekiller yer yüzünde oluşmaktadır.

Volkanizma sırasında mağma katı, sıvı ve gaz halinde yer yüzüne çıkar. Çıkan sıvı maddelere lav, katı maddelere TÜF denir. Gazların çoğu ise su buharıdır.
Volkanizma ile çıkan malzemeler çıktığı yerde birikerek volkan konilerini oluşturur.
Lavların akıcılığı az ise yükseltisi fazla olan volkan dağları oluşur. Bunlara
KALKAN VOLKANLARI denir. ör: Ağrı dağı 

Volkan konilerinin tepesinde bulunan çukurluğa KRATER denir.
Bazı yanardağlarda ana koni üzerinde oluşmuş yan koniler de olabilir. Bunlara
PARAZİT KONİ denir. Ör: Erciyes dağı

Volkanik patlamalarla bazı volkanların tepe kısmı uçarak çok büyük çanak oluşur. Bu çanaklara KALDERA denir. Ör: Nemrut dağı (1441 yılında ikinci kez patlamıştır) Gaz patlaması sonucunda Maar çukurları oluşur (Meke tuzlası ve Acıgöl birer Maar ’dır).

YAKITLAR JEOLOJİSİ

GİRİŞ

Yanıcı organik bileşikler içeren ve yakacak olarak kullanılabilen kayaçlara " Fosil Yakıtlar " ya da " Mineral Yakıtlar " denir. Bu yakıtların ortak özelliği organik kökenli olmaları ve belli oranlarda C,H,N,S,O içermeleridir. Dünya Enerji Konseyi,nin sınıflamasına göre yanıcı organik maddeler üç ana gruba ayrılır Buna göre ;


1.Nafta Bitümler
(Organik çözücülerde erir)
2.Kera Bitümler
(Organik çözücülerde erimez
3.Kömürler
Petrol ve doğal gaz
Asfaltit
Bitüm
Bitümlü şeyl
Kerojen
Humus
Sapropel
Turba
Linyit
Taş kömürü
Antrasit


Petrol,kömür ve bitümlü şeyl arasında bazı önemli bağlantılar ve aralarında bir çok geçiş tipleri vardır. Kömür, genellikle karasal yüksek bitkilerden bataklık ortamlarında, petrol ise daha çok denizel planktonlardan denizel ortamlarda oluşmuştur. Bitümlü şeyl ise bu iki tip arasında yer almakta olup, daha çok görsel ortamlarda oluşur.


PETROLÜN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ

Ham petrol esasa olarak bir çok hidrokarbonların (HC) karışımından oluşur. C ve H'nin karışık bileşikleri ve reaksiyonları ham petrolü oluşturur. Karbonun yalnız hidrojen atomu ile yapmış olduğu organik bileşiklerin tümüne hidrokarbonlar denilmekte olup, petrol ve doğal gazın esasını oluştururlar. Hidrokarbonlar esas olarak iki gruba ayrılırlar. Bunlar doymuş ve doymamış hidrokarbonlardır.

1- Doymuş Hidrokarbonlar : Doymuş hidrokarbonlarda karbon atomları birbirleriyle tek bağlanmışlardır. İki gruba ayrılırlar :


a) Parafinler (CnH2n+2) :  Ham petrollerde en çok bulunan iki bileşenden biridir. Bu seride C1-4 gaz,  C1-4 sıvı > C17 katıdır. Parafinler de yaptıkları bağa göre de düz zincirli veya dallanmış olarak bulunurlar.

n parafinler :( Düz zincirli parafinler ) : Bu seride C atomları birbirleriyle düz zincirli bağlar yaparlar. Bu serinin en önemli bileşikleri şunlardır. Metan (CH4) , Etan  (C2H6) , Propan (C3H8) , Bütan (C4H10) , Pentan (C5H12), Hekzan (C6H14) , Heptan (C7H16) , Oktan (C8H18) , Nonan (C9H20) , Dekan (C10H22) .. .