SU KAYNAKLARI VE KİRLENME

III.SU KAYNAKLARI VE KİRLENME

Seattle şehri (Washington) iki büyük su gövdesi arasında yer almaktadır: batıda suyu tuzlu olan Puget Boğazı ve doğuda suyu tatlı olan Washington Gölü. 1930'lu yılların başlarında, tatlı su gölüne kanalizasyon boşaltımına başlandı. 1954 yılına kadar, hastalık veren organizmaları ve organik maddeleri yok etmek amacıyla göl boyunca yaklaşık 10 adet arıtma tesisi inşa edildi. 1959 yılında yapılan ek bir tesis ile, arıtılmak suretiyle göle verilen günlük su miktarı 76.000 m3 civarındaydı. Göle akan küçük dereler de kirli su taşımaktaydı.

Göl hiç şüphesiz bu etkilere bir tepki gösterecekti. 1955 yılında, göl içinde büyük ölçüde balıkçılığı ve gölün genel estetiğini etkileyecek şekilde alg gelişimi başladı. Toplum buna çok duyarlılık gösterdi ve belediye başkanı acilen bir danışma komitesi toplayarak ne yapılması gerektiğinin ortaya çıkarılmasını istedi. Komite üyelerinden bazıları Washington Gölü'nü ve göldeki biyotayı çok iyi tanıyan bilim adamlarıydı. Komite, şehrin kanalizasyon arıtma metodunun değiştirilmesini ve atıkların Washington Gölü'ne değil Puget Boğazı'na boşaltılmasını önerdi. Boğaz daha geniş ve suları daha hızlı akıyordu. Bununla birlikte, daha fazla gel-git ve kuvvetli akıntılara maruz kaldığından, Puget Boğazı suları Pasifik Okyanusu suları ile devamlı bir şekilde karışım halindeydi. Yeni kanalizasyon boşaltım projesi 1963 yılında başlatıldı ve 1968'de de tamamlandı. Gölü kirleten kanalizasyon suları borular vasıtasıyla boğazın en derin yerine boşaltıldı. 

ATIKLAR

IV. ATIKLAR 

ABD'de günlük kişi başına ortaya çıkan katı atık miktarının yaklaşık 5 kilogram olduğu sanılmaktadır. Başka bir çalışma ise, yine bu ülkedeki her insanın günde 2 kilogram ağırlığında maddeyi çöpe attığını ortaya koymuştur. Kuzey Amerikalılar, batı Avrupa ve Japonya'da yaşayanlara göre iki misli daha fazla katı artık üretmektedirler.

IV.1. MADEN ATIKLARI 

Bundan 20 yıl kadar önce, Palo Alto (California) şehrinin kanalizasyon kolektör sahasında atıkların önemli miktarda altın (30 ppm), gümüş (660 ppm) ve bakır (8000 ppm) ve fosfor (%6.6) içerdikleri tespit edilmiştir. Bu sahada bir metrik ton kül yaklaşık 1 ons (28.3 gr) altın ve 20 ons (566 gr) gümüş içermektedir. Burada altın, doğal olarak bulunabileceğinden yaklaşık 7500 kat ve hatta işletilen altın sahalarındaki ortalama altın tenöründen de iki kat daha fazla oranda bulunmuştur. Palo Alto'daki kanalizasyon kolektör sahası 1980 yılı fiyatları ile 10 milyon $'lık bir altın-gümüş yatağı şeklinde düşünüldüğünde bu yataktan her sene normal koşullarda 2 milyon $'lık altın ve gümüş üretimi yapılabilir. Palo Alto kolektöründeki bu metallerin kaynağı hiç şüphesiz bu bölgedeki elektronik ve fotoğraf sanayisidir. Belediye vakit kaybetmeksizin bu muazzam miktardaki altın ve gümüşü işletmek üzere bir şirketi görevlendirmiştir.

Maden kaynaklarının çıkartılması yeraltında büyük hacimli boşluklar yaratır. Bu tür boşluklar tehlikeli atıkların depolanması için önemli bir alternatif oluştururlar. Madenlerin çıkarıldığı mevcut boşluklar genellikle atıkları depolamak üzere açılacak özel boşluklardan daha ekonomiktir. Ancak yeraltından çıkarılan malzemenin satışından elde edilecek gelir atık depolamak üzere açılacak boşluklardan daha ekonomik olduğunda, tehlikeli atıkların depolanması için yeni yeraltı boşlukları kazılması gerekecektir.

TIBBİ JEOLOJİ

Esas bileşenleri elementler, mineraller, kayaçlar, toprak ve su olan jeolojik ortam ile çevre sağlığı arasındaki ilişkiyi inceleyen multidisipliner bir bilim dalıdır. Minerallerin insan sağlığına etkileri jeoloji ve tıp bilimlerinin tarihi geçmişinden beri bilinmektedir. Sağlık sorunları ve Jeoloji arasında sıkı bir bağ bulunmaktadır. Jeolojik süreçler, malzeme ve ortamların insan sağlığı üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini ve bu etkinin coğrafik dağılımını inceleyen Tıbbi Jeoloji (medical geology), özellikle iş sağlığı ve jeoloji arasındaki bu bağın, yaşam alanımızda güvenliğimizi ve sağlığımızı tehdit edebilecek önemli bir faktör olduğunu göstermektedir.

Tıbbi Mineraloji ise doğal minerallerin insan sağlığı üzerindeki etkileri ve ilişkileri inceleyen, tıbbi jeoloji biliminin kapsam alanı içinde bir anabilim dalıdır. Tıbbi jeolojik çalışmalar sonucu elde edilen bulgular mineraloji ve meslek hastalıkları arasındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Minerallerin oluşturduğu madenler ve taşlar fiziksel ve kimyasal özellikleri itibariyle eczacılıkta ve tedavide kullanıldıkları gibi, çeşitli meslek hastalıklarının da sebebi oldukları bilinen bir gerçektir. Solunum, sindirim ve cilt teması yoluyla insan sağlığını olumsuz etkileyen bu mineraller ise (asbest, silis, zeolit vd.) Tıbbi Mineraloji’nin ana bileşenlerini oluşturur. Tıbbi Mineraloji, özellikle maden sektöründe çalışanların meslek hastalıkları ile mücadele programlarının önemli bir elemanı haline gelmiştir. Ülkemizin jeolojik ve mineralojik şartları göz önüne alındığında, ulusal düzeyde uygulanacak meslek hastalıklarıyla mücadele programlarında tıbbi mineraloji araştırmalarının dikkate alınması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle, günümüzde birçok araştırmaya konu olmuş bu minerallerin, çalışanlar üzerindeki olumsuz etkilerini, maruziyet eşik değerlerinin altında tutmak için Tıbbi Mineraloji içeriklerinin de kontrol edilmesi büyük önem arzetmektedir.


JEOLOJİ VE PLANLAMA

Doğal Kaynaklar ve Jeolojik Kaynaklar: 

Yenilenebilir kaynaklar: Herhangi bir süre boyunca kendini yenileyebilen veya hiç tükenmeyen enerji veya hammadde kaynaklardır (su, çakıl, jeotermal, güneş, rüzgar enerjisi). 

Yenilenmeyen kaynaklar: Herhangi bir maden veya mineral kaynağı (altın, petrol, gaz vb). İnsanoğlunun kullanma hızına göre kendini yenileyemeyen doğal kaynaklardır.

Enerji çeşitleri ve birimleri



ÇEVRESEL ETKİ DEĞERLENDİRMESİ (ÇED)

Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek değerlendirilmesinde ve projelerin uygulanmasının izlenmesi ve kontrolünde sürdürülecek çalışmalar bütünüdür. 

Ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmaksızın çevre değerlerini ekonomik politikalar karşısında koruyarak, yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini, ilgili tüm tarafların görüş, kaygı ve önerilerini de dikkate alarak işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasını da içine alarak değerlendirilmesinin, izlenmesinin ve denetlenmesinin yapıldığı bir süreç olan ÇED ile ilgili ilk düzenleme ÇED Yönetmeliği adı altında ilk olarak 07/02/1993 tarihinde yayımlanmıştır. Günümüze kadar 23/06/1997, 06/06/2002, 16/12/2003 ve 17/07/2008 tarihlerinde revize edilen ÇED Yönetmeliği ile ilgili son değişiklik 03/10/2013 tarihinde yapılmış, aynı tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yönetmeliğe tabi projeler/faaliyetler, Ek-I (Çevresel Etki Değerlendirmesi Uygulanacak Projeler Listesi) ve EK-II (Seçme Eleme Kriterleri Uygulanacak Projeler Listesi) olarak ayrılarak yedi alt sektör grubunda değerlendirilmiştir. Bu gruplar Yönetmelikte,

KAYA MEKANİĞİ BÖLÜM 1

GİRİŞ

Mekanik: Bir malzemenin uygulanan bir kuvvet karşısında verdiği tepki bu malzemenin mekanik davranışını ifade eder. 

Kaya Mekaniği:Kaya ve kaya kütlelerinin mekanik davranışının araştırıldığı kuramsal ve uygulamalı bilim dalıdır. Mekaniğin bu dalı kaya ve kaya kütlelerinin bulundukları fiziksel ortamlarda, etkisi altında kaldıkları kuvvet alanlarına karşı tepkisini kapsar. Kaya mekaniğinin uygulaması KAYA MÜHENDİSLİĞİ olarak adlandırılır. 

Her kaya mühendisliği projesi birbirinden farklıdır. Ancak, projeyi oluşturan tüm tasarımlar ve yapım faaliyetleri kaya mekaniği prensipleri ile ilişkilidir. 

BÖLÜM 2

GERİLİM ANALİZİ

Her biri matematiksel teoriler olan elastisite, viskozite veya plastisite teorileri kendi içlerinde bir düzene sahip olup kuvvet, gerilim, deformasyon ve birim deformasyon davranışları gibi parametreler tarafından kontrol edilmektedirler.

Bu bölümde, çeşitli fiziksel tanımlamalar ve matematiksel ilişkiler yoluyla formülize edilmiş, cisim kuvveti, yüzey kuvveti, normal ve makaslama gerilimi gibi kavramlarından bahsedilecektir.

CİSİM KUVVETİ: Cisim boyunca etki eder ve başka bir cisimle teması olmaksızın üretilir (yerçekimsel, manyetik, eylemsizlik kuvveti gibi).

YÜZEY KUVVETİ: Bir cismin dış yüzeyi boyunca etki eder ve başka bir cisimle teması sonucu oluşur.



BÖLÜM 3

KAYALARIN MÜHENDİSLİK ÖZELLİKLERİ

Kaya özellikleri doğası gereği araştırma, tasarım, yapım ve inşaat mühendisliği projelerinin yapım sonrası evrelerinin bir parçasıdır.

Kaya sınıflamaları çoğu mühendislik uygulamaları için kayanın adı ve jeolojik karakteristiklerini sağlar.

Buna ek olarak, kayaların mühendislik amaçlı kullanımları kayaları daha genel iki parçada ele almayı gerektirir.

KAYA MALZEMESİ/KAYA KÜTLESİ 

KAYA MALZEMESİ/SAĞLAM KAYA (Rock Material/Intact Rock): kaya eklem, tabakalanma gibi süreksizlikler içermez.

KAYA KÜTLESİ (Rock Mass):kaya malzemesi ile süreksizliklerin birlikte oluşturdukları kütle veya sistemdir.