TÜRKİYE'NİN VOLKANLARI


Ülkemiz oldukça genç sayılabilecek birçok volkana sahiptir. Ağrı Dağı, Süphan Dağı, Hasan Dağı ve Nemrut Dağı bunlardan sadece birkaçı.. Ülkemizdeki en genç volkanlar ise, Manisa'nın Kula İlçesi yakınlarındaki Kula Volkanları 'dır. Bu volkanik arazide, volkanik küller içinde bulunan insanlara ait ayak izleri ise dünyada sadece birkaç bölgede vardır. Bu izler, volkan patlamaları sırasında bölgede insanların yaşadığının en belirgin kanıtıdır.

Ülkemizin aktif sayılacak tek volkanı ise Ağrı sınırları içinde bulunan Tendürek Volkanı ’dır. Dağın doğusunda bulunan ve çapı yaklaşık 5 yüz metre olan kraterden sıcak su buharları ve hidrojen sülfür gazları çıkar. Bu gazlar kraterin kenarlarında, sarı renkli bir mineral olan kükürt oluşumunu sağlar. Volkandan püsküren sıcak su buharlarının ısısı yaklaşık 60 derece civarındadır.


VOLKANİZMA


Yerin derinliklerindeki mağmanın yeryüzünde veya yeryüzüne yakın derinliklerdeki faaliyetlerine VOLKANİZMA denir.

Volkanizma denilince daha çok yer yüzünde meydana gelen mağmatik faaliyetler akla gelmektedir. Çünkü volkanik şekiller yer yüzünde oluşmaktadır.

Volkanizma sırasında mağma katı, sıvı ve gaz halinde yer yüzüne çıkar. Çıkan sıvı maddelere lav, katı maddelere TÜF denir. Gazların çoğu ise su buharıdır.
Volkanizma ile çıkan malzemeler çıktığı yerde birikerek volkan konilerini oluşturur.
Lavların akıcılığı az ise yükseltisi fazla olan volkan dağları oluşur. Bunlara
KALKAN VOLKANLARI denir. ör: Ağrı dağı 

Volkan konilerinin tepesinde bulunan çukurluğa KRATER denir.
Bazı yanardağlarda ana koni üzerinde oluşmuş yan koniler de olabilir. Bunlara
PARAZİT KONİ denir. Ör: Erciyes dağı

Volkanik patlamalarla bazı volkanların tepe kısmı uçarak çok büyük çanak oluşur. Bu çanaklara KALDERA denir. Ör: Nemrut dağı (1441 yılında ikinci kez patlamıştır) Gaz patlaması sonucunda Maar çukurları oluşur (Meke tuzlası ve Acıgöl birer Maar ’dır).


VOLKAN NEDİR?

Magmanın yerkabuğundaki etkinliği sonucu gelişen oluşumlara verilen “VOLKAN” adı, roma mitolojisindeki ateş tanrısı Vulcan ’dan gelir. Volkan konilerinin tanrıları yenilmez kılan silahları yapan usta ve ateş tanrısı Vulcanın yeraltındaki atölyesinin bacaları olduğuna inanan eski Romalılar volkanik etkinlik sırasında gözlenen patlama ve etkinlikleri ise Vulcanın örsünden çıkan sesler ve kıvılcımlar olarak değerlendirmişlerdir.


Volkanlar, yerkabuğunun altındaki mantoda yer alan magmanın ve volkanik gazların
yeryüzüne ulaştığı bacalardır. Bunlar özellikle tektonik plaka sınırlarında bulunmakla birlikte, yerkabuğundaki zayıf noktalardan magmanın yüzeye doğru yükseldiği alanlarda da yer alır.
Bazı volkanlar şiddetli bir şekilde püskürürken, bir bölümü ise daha yavaş bir şekilde lav ve volkanik gaz çıkışını sürdürür. Şiddetli şekilde patlayan volkanlar; zehirli gazlar, piroklastik malzemeler (boyutları çok büyük blok ile kül arasında değişen katılaşmış lavlar), kızgın bulut (hızla hareket eden, aşırı derecede sıcak gaz bulutları ve ince taneli küller) ve çok büyük hacimde küller gibi yaşamı ve çevreyi tehdit edici ürünler çıkarırlar. Volkanların depremler, taşkınlar, heyelanlar ve yangınlar gibi diğer doğal afetleri tetiklemesi de olağan ve yaygındır. Pek çok volkan, patlamadan önce küçük şiddetteki depremler, volkanik gaz çıkışı gibi değişik şekillerde belirtiler gösterir.

Volkanik Dağlar






* Ağrı Dağı

* Erciyes dağı
Hasandağı
Karacadağ (İç Anadolu)
Karacadağ (Güneydoğu Anadolu)
* Karadağ
* Köroğlu Dağları
* Kula Tepeleri
Melendiz
* Nemrut Dağı
Süphan Dağları
Tendürek
* Uludağ
* Yıldız Dağı
* (Mazı Dağı Akdeniz/Antalya)



TÜRKİYE ‘DE VOLKANİZMA ve VOLKANİK YERŞEKİLLERİ



Dünyanın hareketli bir kuşağı üzerinde yer alan Türkiye, önceleri orojenik, daha sonra da epirojenik hareketlere maruz kalmıştır. Türkiye tektonik ve deprem haritalarıyla genç volkanik rölyefini gösteren haritalar karşılaştırıldığında, olaylar ve oluşumlar arasındaki ilişki dikkat çekicidir.


Mesozoik sonuna kadar oluşan volkanik arazi zamanla aşınarak hemen hemen silinmiştir. III.Zamanın ilk yarısına (Paleojen’e) ait volkan topoğrafyası ise çok aşınmış ve kuvvetli rölyef oluşturmazlar. III.Zamanın ikinci yarısına (Neojen’e) ve IV.Zamana ait volkan rölyefi ise belirgindir ve Anadolu arazisinin 1/3 ‘üne yakın örter. Faaliyet özelliklerine bağlı olarak, ya Türkiye ‘nin en yüksek dağlarını meydana getirmişler ya da geniş lav platolarını oluşturmuşlardır. Bir kısım volkanik arazinin de yapısal özelliğine bağlı olarak aşınmasından, İç Anadolu ‘da olduğu gibi dünyanın en ilginç topoğrafyası (peribacaları) meydana gelmiştir. Bunlara, volkanik infilaklarla oluşan patlama karakterlerini, maarları ve diğerlerini de eklemek mümkündür.

Türkiye ‘de Neojen ve Kuaterner volkanizması ile meydana gelen volkanik arazinin dağılışı, Türkiye tektonik haritası ile karşılaştırıldığında, iki olay arasındaki yakın ilgi dikkat çekicidir. Kırıkların egemen olduğu Batı Anadolu, İç Anadolu, Doğu Anadolu ve Güney Doğu Anadolu bölgeleri aynı zamanda Neojen ve Kuaterner volkanizmalarının da oluştuğu, dolayısıyla volkanik rölyefin bulunduğu yerlerdir.

Türkiye ‘de Neojen ve Kuaterner volkanizması ile oluşan ve genç volkanik arazi olarak adlandırılan topoğrafya geniş alanlar kaplar. Bunlardan Neojen volkanik arazisi, genelde aşınmış ve başlangıçtaki oluşum şekillerini büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Kuaterner volkanik rölyefi ise, fazla yıpranmamıştır, volkanik materyalin özelliklerine bağlı olarak meydana getirdikleri şekiller ile muhafaza edebilmişlerdir.
 
Türkiye ’nin Neojen ve Kuaterner ‘e ait volkanik rölyefini dört bölgede incelemek mümkündür:

BATI ANADOLU BÖLGESİ VOLKAN TOPOĞRAFYASI



Bölgedeki volkanik şekiller, özellikle Neojen volkanik rölyefi tanınmayacak kadar aşınmış olmasına karşın, Kula yöresi gibi Kuaterner oluşumlu volkanik birimler bütün tipik özelliklerini koruyabilmişlerdir. Yıpranmış olan Neojen volkanik arazisi, Batı Anadolu Bölgesinin kuzey yarısında geniş bir alanı örter. Riyolitlerden bazaltlara kadar, dış püskürük kayaçların hemen hepsine rastlanır. Ancak, egemen olan ve fazla yer kaplayanlar andezitler ve tüflerdir.
      
Batı Anadolu volkanik arazisi Kula çevresi dışında fazlaca aşındığından, kısmen de olsa volkanik bir ünite özelliğine sahip olanlar şunlardır;
      

Armağan Dağı, Kocadağ, Mersin Tepeleri (Şaphane Dağı), Dumanlı Dağı, Yamanlar Dağı, Seyret Tepe, Karaağaç Dağı – Emirli Tepe – Koca Tepe, Tecek Tepe, Elmadağ, Yoyu Dağı – Bey Dağı, Kuruluk Dağı, Şapla Dağları ve Ağı Dağı ‘dır.

  • Kula-Adala ve Çevresi Volkanik Arazisi

Kula çevresi volkanik rölyefi, Batı Anadolu volkan topografyasının en genç olanıdır. Volkanik faaliyet milat yıllarına kadar devam etmiştir. Buradaki volkanizmanın sebebi yer kabuğundaki dislokasyonlardır. Volkanik arazinin kuzey sınırını Gediz Vadisi, güneyde ise Kula ile Adala arasında çekilen bir hat teşkil etmektedir. Bu sınırlar arsında kalan volkan topografyasının kuzeyinde Neojen depoları, Güneyinde kristalin şistler ve gnayslar bulunmaktadır. Bazalt lav akıntıları ve bazaltik piroklastik koniler volkan rölyefinin egemen unsurlarıdır. Piroklastik konilerin bir çizgi boyunca yer almaları, birbirine paralel ve onları kat eden kırıkların varlığının kanıtlarıdır.

Sayıları 68 tane olan volkan konilerinin bazıları 150-200 metre yüksekliğe ulaşmaktadır. Konilerin bir kısmı yalnızca piroklastik materyal, bazıları da lav akıntılı piroklastik koniler halindedir. O yörede bu piroklastik konilere ‘’DİVLİT’’ ya da ‘’DEVLİT’’ adı verilir.

Kula Adala arasındaki lav akıntıları, adeta dün olmuşmuş gibi taze ve ilginç görünümleriyle dikkat çekmektedirler. Oysa ki, bu lav akıntıları Kuaterner ’de ve çeşitli dönemlerde oluşmuşlardır ve büyük bir kısmı Pliyosen platolarını örtmüşlerdir.

Lavlar bazik karakterde olmalarına karşın, klastolitik katılaşım göstererek blok lavlar oluşturmuşlardır. Bu durumun çok hızlı gaz kaybından kaynaklandığı düşünülmektedir.


İÇ ANADOLU BÖLGESİ VOLKANLARI

İç Anadolu Bölgesi’nde de Neojen yaşlı volkanik rölyef aşınmış, orijinal şekillerini kaybetmiş görünümleri ile Kuaterner yaştakilerden kolaylıkla ayırt edilebilirler. lV.Zamanda volkanik faaliyetin devam ettiği yörelerde, Neojen volkanik temelin üzerinde yükselen volkan konileri teşekkül etmiştir. Volkanik rölyefin oluşumunda başta andezit, dasit ve volkanik küller olmak üzere her türlü dış püskürük kayaçlar katkıda bulunmuşlardır.

İç Anadolu volkanik rölyefinin farklı özelliği, volkanik oluşum, aşınım ve tahrip şekillerinin en güzel örneklerine sahip olmasıdır. Nitekim, volkanik tüfün aşınması sonucu meydana gelen, dünyada benzerlerine pek rastlanmayan peribacaları yöresi buna en güzel örneklerden birini teşkil etmektedir.

İç Anadolu’da da volkanik faaliyet Miyosen’ den aktüele kadar devam etmiştir. Ancak, Ankara çevresinde olduğu gibi, Oligosen yaşlı çökellerle yanal geçiş gösteren volkanikler de saptanmıştır.

  • Karadağ

Karadağ volkanı, Konya ile Karaman arasında, Karaman’ın kuzeybatısındadır. Andezit, volkanik tüf ve aglomeralardan oluşan Karadağ’ın doruk noktası 2288 m yüksekliktedir. Volkanın, batısındaki Neojen çökelleri ile ilişkisinden, Pliyosen-Kuaterner ’de oluştuğu anlaşılmaktadır. Volkan dağının kuzeybatısında 200-300 m çapında ve huni şeklinde oldukça derin (150 m) bir krateri bulunmaktadır.

  • Karacadağ

İç Anadolu’da, Karapınar’ın doğusunda yer alan Karacadağ güneybatı-kuzeydoğu yönünde uzanmaktadır. En yüksek noktası2025 metredir. Andezit, volkanik tüf, aglomera ve son indifa ürünü bazaltlar Karacadağın yapısını oluşturur. Karacadağın güneybatısında patlamalar ile oluşmuş iki infilak krateri, Acıgöl ve Meke Tuzlası (Tuzla Gölü) yer alır.

  • Acıgöl

Karacadağın eteğinde yer alan Acıgöl, Konya Ereğlisi-Karapınar yolunun sağ tarafında, yoldan geçenlerin dikkatini çeker. Büyük çapı yaklaşık 1500 m olan elips gibi bir patlama krateridir. Kraterin çevresinde piroklastik malzeme yaygındır. Yamaçlarından dik bir meyille, tabanında bir gölün de bulunduğu depresyona inilir. Gölün suyu tuzludur.

  • Meke Tuzlası (Tuzla Gölü)

Acıgöl’ün 2 km kadar güneybatısında bir diğer patlama krateri olan Tuzla Gölü yer alır. Elips şeklindeki kraterin ortasında piroklastik materyalden oluşan bir tepe bulunmaktadır. Koninin yamaçları ile maarın yamaçları arasında fazla derin olmayan, fakat oldukça fazla miktarda potas içeren bir göl vardır. Ayrıca, maarın içinde, volkanik faaliyetin son dönemlerinin eseri ve yükseklikleri yaklaşık 7-8 m olan iki piroklastik koni mevcuttur.

  • Hasan Dağı

Bir strato volkan olan Hasan Dağı, Tuz Gölü havzasından 2300 m, deniz seviyesinden ise 3268 m yüksekliktedir. Andezit, volkanik küller ve son erüpsiyon materyali bazalt lavları volkan dağının yapı taşlarıdır. Volkanik küller Hasan Dağı ’nın kuzeybatı ve güneyinde geniş alanları örtmektedir. Küllerin içinde sünger taşları ve obsidyenlere rastlanmaktadır.

Hasan Dağı ’nın batı yamaçlarında Aksaray Ovası’ndan da izlenebilen lav akıntılarının bulunuşu, volkan dağına bu yamaçtan çıkmayı güçleştirir. Hasan Dağı ’nın çevresinde sıcak su kaynakları bulunmaktadır.

Yeryüzüne çıkan sıcak suların beraberlerinde taşıdıkları CaCO3 ların çökelmesiyle, volkanik bünye üzerinde yer yer traverten oluşumlarına rastlanmaktadır. Yaprakhisar Köyü yakınlarında bu tür travertenden yama örnekleri görülmektedir.

  • Acıgöl (Nevşehir)

Patlama kraterleri orijinal görünüşleri ile İç Anadolu volkan topografyasına ayrı bir güzellik katmışlardır. Nevşehir’in 16 km kadar güneybatısında yer alan Acıgöl de bunlardan birisidir. 300 m çapında dairevi bir şekle sahiptir. Yamaçları fazlaca meyilli olan maarın içinde oluşan göl drene edilerek kurutulmuştur. Acıgöl’ün kuzeydoğusunda, Tepeköy yerleşim yeri yakınında da yaklaşık 1000 m çapında Çolpan Çukuru adı verilen bir diğer maar bulunmaktadır. Yine, Acıgöl çevresinde çapları 300-500 m arasında değişen birkaç patlama krateri daha vardır.

  • Erciyes Dağı

İç Anadolu ’nun en yüksek volkanı olan Erciyes Dağı (3917 m) daha ziyade andezit ve dasitlerden oluşmuş bir stratovolkandır. Yaklaşık 18 km çapında olan ve 1000 km2lik alan kaplayan Erciyes volkanının çevresinde Sultan Sazlığı, Kayseri Ovası ve Karasazlık gibi tektonik depresyonlar bulunmaktadır. Erciyes ’in doruk kısmında buzul aşınım şekillerinin varlığı, volkan dağının Pleistosen buzul dönemlerinden önce oluştuğunun kanıtlarıdır.

   Erciyes ’in çevresinde büyük ve yüksek parazit konileri bulunmaktadır. Yılanlı Dağı (1639 m), Ali Dağı (1870 m), Lifos Tepesi (2509 m) bunlardan birkaçıdır. Ayrıca, Erciyes volkanının gövdesinde sonradan oluşan ışınsal kırıklar üzerinde merkezi erüpsiyonlarla meydana gelen diziler halinde parazit konileri mevcuttur. Örneğin, Üçtepeler-Göktepe-Beşparmak Dağları, Kurttaşı Tepesi volkanının güney yamaçlarında, aynı kırık üzerinde oluşmuş bir dizi parazit konileridir.

DOĞU ANADOLU BÖLGESİ VOLKANLARI

Doğu Anadolu ’da volkan topografyası çok geniş bir alanı kaplar ve çeşitli volkanik oluşum ve aşınım şekillerini bünyesinde barındırır. Lav platoları, aynı kırık hattı üzerinde merkezi erüpsiyonlarla teşekkül etmiş yüksek strato volkanlar, kalkan volkanlar gibi oluşum şekilleri; volkanik arazide kanyon vadiler, terselmiş rölyef gibi aşınım şekilleri; lav akıntılarının vadileri tıkayarak meydana getirdikleri lav setti gölleri volkan rölyefindeki belli başlı oluşumlardır.
  
Doğu Anadolu ’da volkanik arazinin yapı materyalini, başta andezitler olmak üzere, bazaltlar, trakit, riyolit, aglomera ve tüfler teşkil eder. Temelde ise volkanik kayaçlar ile Miyosen çoğu kez yanal geçişli yada ara tabakalıdır.

Doğu Anadolu ’da volkan rölyefi, batıda Malatya ’nın kuzeyinde Yama Dağı ‘ndan kuzeydoğuda Kars ’a kadar, Kars ’tan güneyde Van Gölü ’ne kadar geniş bir alana yayılmıştır. Belli başlı volkanlar şunlardır;

  • Nemrut Volkanı

Van Gölü ’nün kuzeyinde, kuzeybatı-güneydoğu yönlü fay hattı üzerinde merkezi erüpsiyonlarla oluşan volkan dağıdır. Nemrut yanardağı, doğu-batı yönlü uzun bir çukur arazinin iki ucunda yer alan, batıda Muş Ovası ile doğuda Van Çanağı ’nın ortasında yükselmektedir. Yaklaşık 1300 m yerel yükseklikteki Nemrut Volkanı andezit, bazalt ve volkanik küllerin birbiri ardı sıra istiflenmesi ile oluşmuş bir strato volkandır. En yüksek noktası kalderanın kuzeyinde 2935 m olan Sivri Tepesi ’dir. Nemrut Dağı ’nın etek kısımlarında lav ve tüf platoları geniş yer kaplar. Nemrut Volkanı’nın kuzeyindeki volkanik rölyef içinde, lav akıntılarının set yaparak oluşturduğu Nazik Gölü bulunur.

1870 m yükseklikteki göl 32 km2dir. Nemrut Volkanı ’nın kalderası Türkiye ’deki bu tip en büyük depresyondur. Kaldera elips şeklinde olup, doğu-batı yönünde büyük çapı 7500 m, kuzey-güney yönündeki küçük çapı ise 6000 m ‘dir. Kalderanın içinde bulunan göl depresyonun batı yarısındadır. Gölün kuzey-güney yönündeki uzunluğu 4800 m, doğu-batı yönünde ise 2700 m ‘dir.

Gölün deniz seviyesinden yüksekliği 2250 m dir. Derinliği ise 150-200 m olarak tahmin edilmektedir ve suları tatlıdır. Kalderanın doğu yarısı içinde, son erüpsiyon ürünü piroklastik koniler bulunmaktadır ki, 2500 m yükseklikteki Göl Tepesi de bunlardan birisidir. Kalderanın kuzey kenarına yakın bir yerde küçük bir göl daha bulunmaktadır. Ilı Göl adı verilen göl yaklaşık 500 m uzunluğunda, 450 m genişliğinde ve 10 m derinliğindedir.

  • Süphan Volkanı

Van Gölü ’nün kuzeyinde yer alan bir diğer strato volkan Süphan ’dır. Yapısında andezitler egemendir. Diğer unsurlar aglomera, bazalt ve volkanik tüflerdir. Neojen yaşlı volkanik temel üzerinde, merkezi püskürmelerle oluşan strato volkanın eteklerinde bazaltik lav akıntılı piroklastik koniler bulunmaktadır.

Süphanın yaklaşık 400 m çapında bir krateri vardır. Dağın en yüksek noktası, bu kraterin kuzeydoğusundadır. Süphan Volkanı nın güney eteklerinde, yaklaşık 1950 m yükseklikte, tüfler içinde 3-4 km2 ‘lik bir alanı kaplayan AYGIR GÖLÜ yer alır.

  • Tendürek Volkanı

3452 m yükseklikte bir volkan dağıdır. Andezit lavları yapısının egemen kayacıdır. Bazaltlar ise son erüpsiyonun ürünüdür.

Oval şeklindeki kraterinden buhar ve kükürtlü hidrojen içeren gazlar çıkar.
Dağın çevresinde yer alan sıcak su kaynakları, Diyadin’de olduğu gibi, volkanizma ile ilgilidir.

  • Ağrı Volkanı

Büyük Ağrı Volkanı, strato volkan dağları dizisinin Türkiye ’nin kuzeydoğu ucundaki en yüksek dağdır (5165). Doğubeyazıt Ovası ’ndan 3100 m, Aras Akarsuyu Vadisi ’nden ise 4400 m yüksekliktedir. Krateri aşınmış olduğundan ve kısmen de lav ve küllerle dolmuş olduğundan belirgin değildir. Gövde üzerindeki ışınsal yarıklardan çıkan lavlar yer yer parazit koniler oluşturmuşlardır. Genelde andezit, kısmen de aglomera ve son erüpsiyon ürünü bazaltlardan meydana gelmiştir.
  
Küçük Ağrı Volkanı, Büyük Ağrı’nın güneydoğusunda, Serbulak Geçidi ile Büyük Ağrı ’dan ayrılır. Boyutları oldukça büyük olan Küçük Ağrı (3925 m) bu özelliği ile parazit bir koni gibi düşünülmemiştir. Yapısını andezit, aglomera, volkan külü ve bazaltlar oluşturur.

GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGESİ VOLKANLARI

Güneydoğu Anadolu volkanik rölyefi, volkanizmanın son fazında çıkan bazalt lavlarının egemen olduğu ve onların oluşturduğu geniş lav platolarından meydana gelmiştir. Anadolu’nun bu bölümünde dört ayrı yörede, Diyarbakır, Gaziantep, Cizre ve Ceyhan’ın doğusunda volkanik arazi oldukça yaygındır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde, Arap Platformu’nun kenarlarında bulunan faylar, söz konusu masifi adeta sınırlamıştır. Bu kırıklardan, bazen de bir bacadan çıkan lavlar, platform üzerindeki bazalt platolarını yada Diyarbakır’ın güneybatısında olduğu gibi, yaklaşık 8000 km2lik bir araziyi örten kalkan tipi bir volkanı, Karacadağ ’ı meydana getirmişlerdir.
Karacadağ fazla yüksek olmayan (1952 m) ve bazaltlardan oluşmuş bir volkandır. Kısmen aşınmış olan Karacadağın üzerinde, yazın susuz kalan derelerin meydana getirdiği ışınsal bir drenaj vardır.

Yine, K.Maraş ve Gaziantep’in güneyinde bazalt lavlarının oluşturduğu araziyi kateden kırıklardan çıkarak volkanik rölyefi meydana getirmişlerdir. Ayrıca, Ceyhan’ın doğusunda ve Antakya-Maraş oluğunda da volkanik kayaçların oluşturduğu rölyef bulunmaktadır.